VIDEO İÇİN RESME TIKLA Yalan Dünya'nın Tülay'ı yani İrem Sak, 13 yıl önce Sivas'a gelen Beyaz için yazdığı mektubu canlı yayında okuttu. Henüz 13 yaşındayken yazdığı günlüğünü Beyaz'a veren Sak, stüdyoda duygu dolu anlar yaşattırken benı de başka düşüncelerin içersine iti verdi. Düşünsenize 13 yaşında gencecik bir kız çocuğusunuz ve hayran olduğunuz kişinin  gösterisine gidiyorsunuz. Ardından eve geliyorsunuz. İçiniz kıpır kıpır ve duygularınızı kağıda dökerken o masumiyet ve güzel duygular ile birşey istiyorsunuz. O da birgün haranı olduğunuz kişi ile tanışmak. Bu evren o kadar enteresandır ki hiçbir duygu ve düşüncemiz inanın boşa gitmiyor. Aynı buharlaşan suyun birgün yağmur olarak tekrardan yeryüzüne düşmesi gibi..  İnanılmaz bir dönüşüm.  Kesinlikle bunun farkına varılması gerekiyor. İnsan iyi yada kötü tüm isteklerinin öyle yada böyle bir şekilde kendisini bulacağını unutmamalı.  Ve ne olursa olsun hayallerinizin bir gün gercekleşeceğine gönülden inanırsanı

Alman çağdaş sanatçı Martin Klimas, bir kez daha şaşırtıcı bir ‘iş’le karşımızda. ‘ Müzik neye benzer ’ sorusundan yola çıkan Klimas, bazı bestecilerin eserlerini belli bir mantıkla fotoğraf karesine dönüştürdü. Yarı saydam bir kağıda, farklı renk boyaları serpiştiren sanatçı, bu kağıdı hoparlörünün diyaframına yerleştirdi. Sonra ‘ oynat ’ tuşuna bastı ve seçtiği besteye bağlı olarak hoparlörden çıkan titreşimler, boyaların belli düzeylerde yükselip alçalmasını sağladı. Klimas, bu esnada ortaya çıkan görüntüleri fotoğrafladı ve böylece müziğin resmi ortaya çıkmış oldu. Alman sanatçı bu yöntemle, aralarında Steve Reich’a ait ‘ Drumming ’, Jimi Hendrix’e ait ‘ House Burning Down ’ ve Miles Davis’e ait ‘ Pharaoh’s Dance ’ adlı eserlerin de bulunduğu çok sayıda parçanın fotoğrafını çıkardı.

  Tohumları fideliklere ektim. Can suyunu da verdim. Eeeee artık bundan        sonrası filizlerin çıkmasına kaldı. Hadi hayırlısı :)  

BENİ GÜZEL HATIRLA Beni güzel hatırla! Bunlar son satırlar... Farz et ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından ya da bir yağmur sel oldum sokağında sonra toprak çekti suyu... Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için. Uyandın ve ben bittim... Beni güzel hatırla! Çünkü; sevdim seni ben, her şeyini... Sana sırdaş oldum, dost oldum, koynumda ağladın. Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini, beni üzdün, kınamadım. Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım... Beni güzel hatırla! Sana unutulmaz geceler bıraktım sana en yorgun sabahlar... Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım. En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka, Söylenmemiş "Merhaba"lar sakladım her köşeye vedalar bıraktım duraklarda. Ne ararsan bir sevdanın içinde fazlasıyla bıraktım ardımda. Beni güzel hatırla! Dizlerimde uyuduğunu düşün, saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı, mutlu olduğun anları getir gözünün önüne. Alnından öptüğüm dakikaları... Birazdan kapını çalan

Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılacak Eurovision şarkı yarışmasında Bulgaristan 'ı temsil edecek şarkı ve şarkıcı belirlendi. Roman kökenli şarkıcı Sofi Marinova'nın seslendirdiği "Love Unlimited" (Sınırsız Aşk) adlı şarkı halkın gönderdiği GSM mesajları ile Bulgaristan birinciliğini elde etti. Şarkının nakarat bölümünde Türkçe sözler de geçiyor. Hızlı bir ritme sahip şarkının nakaratı Türkçe olarak "Seviyorum seni" sözleri ile başlıyor. Eurovision'a katılacak şarkının belirlenmesi için Bulgaristan Ulusal Televizyonu (BNT) " Bulgaristan Eurovision Akademisi" adı altında bir kurul oluşturdu. Akademi üyelerinden oluşan jüri aday şarkı ve şarkıcılardan 12'sini finale taşıdı. Eurovision'a gidecek şarkı da bu 12 aday eser arasından GSM mesajı ile halk tarafından seçildi. Bulgaristan 'ı temsil edecek olan ve ülkedeki hayranları tarafından "Roman İncisi" diye adlandırılan Sofi Marinova, oryantal ve fantezi

Sevgili arkadaşlar İsviçre de çalışmış olduğum şirketin CEO su ile sabah yapmış oldugum 1-1 toplantıda çok güzel gelişmeler oldu. Detaylar ile kafanızı şişirmeyeceğim lakin benim için önemli olan iki yıl önce aşık olduğum mesleğimi ve Türkiyedeki hayatımı geride bırakarak çıktığım bu yolda başarıya giden adımları atarken insanın en büyük destekçisinin SEVGİ ve HUZUR olduğunu bir kere daha yaşadım. İki yıl önce "0"dan başladığım bu yolun bana neler getireceğini bilmezken şimdi ise engelleri teker teker aşarak yılmadan ilerlemek insanı daha da güçlendiriyor. Tabiki bu durum da sevgi ve inancını hiçbir zaman benden esirgemeyen ailemin yani sıra SİZ değerli dinleyicilerimin de katkısı çok büyük... Gerek Facebook sayfamdan gerekse Blog sayfamdan her ne kadar yayınlarım olmasa da benim hep yanımda oldunuz. Bana güç verdiniz. Bu neden ile hepinize bir kere daha teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Hep dediğim gibi GECELERİMİZ AYDINLIK, GÜNLERİMİZ NEŞE İLE DOLSUN VE BİRBİRİ

11 Şubat’ta bir otel odasında tek başına hayatını kaybeden 48 yaşındaki Whitney Houston ’ın ani ve trajik ölümü bundan böyle resmi kayıtlara ‘kaza’ olarak geçecek. Kayıtlara geçen raporda, ünlü yıldızın vücudunda herhangi bir boğuşma ya da fiziksel zorlamadan ötürü meydana gelen darbe izine rastlanılmadığı ifadeleri yer alıyor. Bunların üzerine vakada çalışan her kişi Houston’ın vücudunda ve otopsi raporunda kesinlikle bir zorlanma ya da intihar izine rastlanmadığını da resmi olarak doğruladı E! News’ın haberine göre ise: “Otopsi raporu ve muhtemelen önümüzdeki hafta çıkacak olan toksikoloji raporu Beverly Hills Polis Departmanı’nda detaylı olarak incelenecek. Eğer varsa diğer elementler ele alınacak ve bu dava çok kısa bir süre sonra “kaza” adı altında kapanacak.” şeklinde anlatılıyor. 

Biri sana kötülük ederse unut, ama sen birine kötülük edersen hiç unutma.   Halil Cibran

Bugün benim için inanılmaz yogun ve bir o kadar da yorucuydu. Uykusuz geçen bir gecenin ardından enerji içeceklerinden tutunda üzüm fındık fıstığa bile sardım. :))))

Güç ve güveni hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir.        Ve her zaman oradadırlar. Sigmund Freud 

Merkez Bankası'nın Türk lirasının dünyada bilinirliğinin artırılması amacıyla düzenlediği " TL Simge Yarışması"nın sonucunu belirlendi. 8 bin 362 simge arasından anlam ve biçim olarak birinci olarak seçilen tasarım.   NASIL BULDUNUZ ? 

(01.03.12 / 06:25) Sabah ın erken saatlerinde işe giderken, gecen sene yogun kar yağışlarının sonunda yeryüzüne bir örtü gibi serilmiş kar arasından boynu bükük tüm güzelliği ve zarafeti ile kendini gösteren KARDELEN ÇİÇEĞİNİ eninde sonunda gördüm. Yalnız bu sefer bir farklılık vardı. Doğa yeni bir mevsime cemre açarken kendini göstermişti. Doğanın dengesini bozan biz insanlar haliyle bu güzelliğinde dengesini bozmuştuk.Yine de açmasına "bende buradayim" demesine mutlu oldum. Kardelen çiçeği oldum olası sevdiğim bir çiçektir. Dedim ya Kışın en soğuk zamanlarında bembeyaz, boynu bükük duruşuyla beni hep etkilemiştir. Birde yaşamda herşeyin bir hikayesi olduğu gibi bu nadide çiçeğin de bir hikayesi var. Bundan uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar. Birbirlerini çok severler. Her bahar geldiğinde onlarda diğer çiçekler gibi yeni güne merhaba derler.. Bir bahar başında çiçeklerden biri diğerine “Biz diğer çiçekler gibi bahar başlangıcında açacağımıza he

Hem yenilebilen, hem içilebilen şeye ne denir? Yenecek bir içecek denir! Cappy Meyve Tanem denir! Cappy Meyve Tanem, içindeki gerçek şeftali parçaları ile benzersiz bir ürün. Düşünsenize, sezonunda özenle seçilen şeftalilerin kabukları el değmeden soyuluyor, küçük küpler haline getiriliyor. Sonra bu küpler, özel dolum makineleri ile leziz meyve sularına dağıtılınca, ortaya şimdiye kadar yapılmamış, yepyeni bir lezzet çıkıyor. Cappy Meyve Tanem taneleri, kıvamı, yoğun tadı ve güzel kokusu ile çok farklı, doğal olmayan hiçbir koruyucu madde içermiyor olması da başka bir artısı. Cappy Meyve Tanem; kampanya odağına diyaloğu koyarak Twitter, Facebook ve Ekşi Sözlük gibi platformlarda paradoksları irdeliyor. Ürünün lansman kampanyasının başlangıcında da işin içinden çıkmaya çalışan iki ünlü isim var: Hayko Cepkin ve Mustafa Topaloğlu. Kendileri başlı başına paradoks olan konuklar, “Çık İşin İçinden” adlı, serinin ilk internet talk show’unda uzun zamandır hepimizin aklında olan fakat hiç

Yakında yeni aldığım bahçemde organik gıda üretimine geciyorum. Bu haftasonuna kadar yeni bahçemin görüntülerini paylaşacağım.

29 Şubat’ın gizemi BİR yıl (örneğin 1956) eğer dörde bölünüyorsa o yıl şubat 29 çeker. Ama bu bölünen yıl aynı zamanda 100’e de bölünüyorsa o zaman şubat 29 çekmez. Ancak bu 100’e bölünen yıl, 400’e de bölünüyorsa şubat 29 çeker. Örneğin 2000 yılı. Hem 100’e hem de 400’e bölünür. 29 Şubat, 28 yılda bir pazar gününe denk gelir ve bu pazar da şubat ayının 5’inci pazarı olur. 29 Şubat’ta doğanlar, doğum günlerini ancak dört yılda bir doğru zamanda kutlayabilir. 29 Şubat nereden geliyor? DüNYANıN değişik coğrafyalarında zamanı belirleyip ölçmek için kullanılan “ay” ve “güneş” takvimleri, kusursuz değil. Çok eski çağlardan beri uygulanan güneş takviminde, güneş yılını aylara bölerken ortaya çıkan sorunları çözmek için, Roma İmparatoru Julius Sezar, MÖ 46 yılında bir arayışa girdi. Sezar, Yunan astronomu Sosigenes’in önerisi üzerine bir yılın 365 gün 6 saat olduğuna karar verdi. Buna göre, bir yıl 365 gün üzerinden hesaplanacak, kalan 6 saat de toplanarak her dördüncü yıla 1

S enden ne bir haber Ne selam gelir oldu Yoksa yerim mi doldu? Yoluna ektiğim sevgi çiçeklerim   Unutulup mu soldu? Hani kader bizi ayırsa da bi gün; Kalpler bir olacaktı Yoksa gurbetin o yalan kucakları Seni de mi uyuttu? Heyy, hey gidi günler hey Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi hatırla Heyy, heyy gidi günler heyy Ne çabuk attın o günlerin pabucunu dama Ayda yılda bir olsa da muhakkak ara Azıcık zamanından ayır da Öldün mükaldın mı diye sor ara sıra Adımı kalbine yaz beni unutma Bugün o yüzüne gülen dost sandıkların Yarın da yanında olacak mı? İyi gündene ala Kötü günde firarda İçin sızlamayacak mı? Öyleyse sımsıkı sarıl kendine Özünden başka yola sapma Seni gönülden seveni El üstünde tut emi hatırla daima Heyy, hey gidi günler hey Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi hatırla Heyy, heyy gidi günler heyy Ne çabuk attın o günlerin pabucunu dama Ayda yılda bir olsa da muhakkak ara Azıcık zamanından ayır da Öldün mü kaldın mı diye sor ara sı

Yargıtay'ın son kararı tüketicilere umut oldu. Bir kredi kartı için 10 yılda ortalama 500 lira olan alacak için dilekçeler hazırlanıyor Yargıtay'ın kredi kartı aidatlarını 10 yıl geriye doğru alınabileceği yönündeki kararından sonra TAKVİM bir kart için tüketicinin ortalama 50 lira olan aidat ücretinde toplam alacağın 500 lirayı bulabileceğini gündeme getirdi. Uzmanlar alınan aidat ve kart sayısına göre alacağın artabileceğini mahkemelerin bunun için faize de hükmedebileceği uyarısında bulundu. Yargıtay'ın almış olduğu ve diğer sorunlara emsal olacak kararını duyan vatandaşlar dilekçelerle gerek hakem heyetlerine gerekse bankalara başvururken Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, 300 liraya kadar çıkan aidat ücretlerinin insafsızlık olduğunu BDDK'nın devreye girmesi gerektiğini söyledi. DERNEKLER HAZIRLIKLI Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar ise Yargıtay'ın kararının emsal niteliğinde olduğunu belirterek, kredi kartı kullanım ücretinin 10 yıl g

Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.     Türk Atasözü 

Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. Montaigne

bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, yüregin susup,mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını; dağlara dönmeli yüzünü insan.. yeni patikalar yeni yollar seçmeli yüreğini ferahlatacak.. yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak.. hep isteyipte bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemeli.. her geçen gece ölüme bir gün daha yaklaştığını ve zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olupta, o dursada yolculugun devam ettiğini anlamalı.. baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir seyleri.. küçücük şeylerle başlamalı belki, örneğin bir kaç durak önce inip servisten otobüsten, yürümeli eve kadar, yüregine takmalı güneş gözlüklerini gördüğünü hissedebilmeli.. sağlıgını kaybedip ölümle yüzyüze gelmeden önce değerli olmalı hayat..! illa büyük acılar çekmemeli küçük mutlulukları farketmek için.. başkasının yerine koyabilmeli kendini..

Çok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu. İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın. Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu. Dünü düşünüp pişman oldu,yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.Farkında olmadan rezil etti bu gününü. Oysa yarın, bugüne dün diyor, dün de bugün için yarın diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı. Bugünü eline yüzüne bulaştırdı...Mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne yarın ne de dün!                                         Can Dündar                                         

Zürich de güneşli bir akşam üstü Daglarda kar kalbimde yar Herkese İyi akşamlar..... ;)

Yetenek Sizsiniz Türkiye'nin son bölümünde stüdyoda ilginç anlar yaşandı. Gökhan Bölek adlı yarışmacı tek kişilik dansını sergiledikten sonra jurinin karşısına geçti. Jürinin yapmış olduğu yorumlar karşısında yüzü düşen Bölek verdiği ilginç cevapların ardından Sergen'in sölediği ben de çok uzak değilim lafına atıfta bulunca Acun " Sen küstahlık yapmaya mı geldin buraya" diyerek yarışmacının stüdyodan çıkmasını istedi. İşte Acun'un o tepkisi... RESME TIKLA

27/02/1863      Türkiye'de bilinen ilk Resim Sergisi İstanbul Atmeydanı'nda (Hipodrom) açıldı. Serginin açılmasına Sultan Abdülaziz destek verdi. 27/02/1880      Haydarpaşa-İzmit demiryolu işçileri greve çıktı. 27/02/1898      "Gazap Üzümleri"yle ünlü Amerikalı romancı yazar John Steinbeck. 27/02/1912      Hindistan doğumlu İngiliz yazar Lawrence Durrell. 27/02/1917      Rus Çarlığı çöktü. 27/02/1932      Amerikalı sinema oyuncusu Elizabeth Taylor. 27/02/1936      Nobel Tıp Ödülü sahibi İvan Pavlov öldü. 27/02/1937      Özel teşebbüsçe inşa edilen ilk Türk gemisi Belkıs, Haliç'te törenle denize indirildi. 27/02/1947      Çizer İsmail Gülgeç. 27/02/1947      Türk karikatürünün ünlü ismi Cemal Nadir Güler 45 yaşında öldü. 27/02/1955      Türkiyeli boksör Garbis Zaharyan, Yunanlı rakibi Emanuel Zambidis'i sayıyla yendi. 27/02/1958      İstiklal Marşı'nın bestecisi Osman Zeki Üngör öldü. 27/02/1964      Coca-Cola'nın dünya üzerindeki 1109'un

RESME TIKLA Kaynak : www.ensonhaber.com 

Bir ulusun değeri, o ulusu meydana getiren bireylerin değeriyle ölçülür. John Stuart

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında, bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.  Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti.  Bu hafta sonu sinemaya götürecekti, ama hiç dışarıya çıkmakistemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.  Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti.  Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna, "eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim" dedi ve sonra düşündü. "Oh be kurtuldum. en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez."   Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve "baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz" dedi. Adam önce inanamadı ve haritayı görmek istedi. Gördüğünde de halen hayretler içindeydi ve bunu nasıl ya